Posts

Showing posts with the label can

Can Deli Deli…

Can Deli Deli…   Bir avuç topraksın gurur neyine? Bir dalda yapraksın kibir neyine? Kimler geldi geçti dünya eline? Gezinip durursun can deli deli…   Sen de sevdalandın düştün eline, Sen de yaralandın elin diline, Ömür geldi geçti güldü haline, Gezinip durusun can deli deli…   Ömür geldi geçti güldü haline, İçerden ağlarsın can deli deli…   Dağların buzları eridi gitti, Baharın gülleri kurudu bitti, Fırtınalar geldi savurdu gitti, Ağlarım haline can deli deli…   Sen de sevdalandın düştün eline, Sen de yaralandın elin diline, Ömür geldi geçti güldü haline, Gezinip durusun can deli deli…   Ömür geldi geçti güldü haline, İçerden ağlarsın can deli deli…   Harun Atmaca

İmanın Yüce Bedeli: Müslüman Olarak Can Vermek

İmanın Yüce Bedeli: Müslüman Olarak Can Vermek   İman nimetini ödeyebilmek için Müslümanlar olarak son nefesimize kadar gayret göstermeli, Cennet'i satın alacağımız dünyevi imtihanın bilincinde olmalıyız. Cenâb-ı Hak, biz âciz kullarını yoktan var edip sayısız varlıklar arasında insanı, insanlar arasında ehl-i îmanı, ehl-i îman arasında da Rasûl-i Ekrem Aleyhisselâm Efendimiz'e ümmet kıldı. Hiçbir bedel ödemediğimiz hâlde, tamamen lûtf-i ilâhî ile bu muazzam nimetlere nâil olduk.   Allah Teâlâ Bizden Şükretmemizi İstiyor   Evet, dünyaya bir bedel ödemeden geldik. Fakat âhirete bedel ödeyerek gideceğiz. Zira Cenâb-ı Hak, sayısız nimetlerine mukâbil, bizden şükür istiyor. Âyet-i kerîmelerde:   “Allâh'ın nimetini saymaya kalksanız, onu sayamazsınız...” (en-Nahl, 18)   “Nihâyet o gün (kıyâmet günü, dünyada iken yararlandığınız) nimetlerden elbette ve elbette hesaba çekileceksiniz.” (et-Tekâsür, 8) buyuruyor.   Şu da bir hakikattir ki...

Can İçinde Bir Can Gördüm…

Can İçinde Bir Can Gördüm…   Daldım leylin kalbinde, inci ve mercan gördüm, Ben şâh-ı dilberimi, can içinde bir can gördüm…   O güzeller güzelidir, oldu bize cân-ı canan, Gökyüzünde yıldızları, onu kalpte sercan gördüm…   Her nefesle didârında, olsam kalbin baharında, Bâki devlet gönle cennet, O'nda solmaz gülcan gördüm…   Gönlümüzde O'dur kalan, bizi dertten derde salan, Varlığıyla şifa olan, şirin şeker bir can gördüm…   Yakut cevher nedir söyle, o dilberin adı varken,   Rayihası gülden güzel, sonsuz âşık bir can gördüm…   Nur çeşmesi dudağında, her sabahın şafağında, Bülbül güle âşık olur, O’nu başka bir can gördüm…   Gönül gönle akar durur, âşık olan bakar durur, Beni canda ateşiyle, her dem yakan bir can gördüm…   Varsın mecnun leylâ desin, seven gönül belâ desin, Vefa yâre kul olmaktır, ârifanda nurcan gördüm…   Zahid cennet ister imiş, abid kevser içer imiş, Ezel ebed kudret el...

Can Bedenden Ayrılmadan

  Can Bedenden Ayrılmadan   Gel kardeşim bırak nazı. Ömrün geçti kaldı azı. Beş vakitte kıl namazı. Can bedenden ayrılmadan.   Unutma ki; dünya fani. Hani annen, baban hani? Dünya aldatmasın seni. Can bedenden ayrılmadan.   Dünya yalan, ölüm gerçek. Her nefis bir gün ölecek. Günahlardan elini çek. Can bedenden ayrılmadan.   Yaradan'a olalım kul. Nasuh tövbe olur kabul. Günahlarına çare bul. Can bedenden ayrılmadan.   Ömrümüz geçiyor aha. Neyi bekliyorsun? Daha. Tövbe et yalvar Allah'a. Can bedenden ayrılmadan.   Nurettin SEVİM

Ölüm Meleği Canımızı Nasıl Alır?

  Ölüm Meleği Canımızı Nasıl Alır?   Bir gün İbrahim Aleyhisselâm, ölüm meleğine;   “–   Ey ölüm meleği, ölüm vakti gelen insanların bir kısmı doğuda, bir kısmı batıda olsa yahut kuzeyde ve güneyde aynı anda zelzele olup ölseler yahut da dünyanın çeşitli yerlerinde savaş olsa, aynı anda binlerce, milyonlarca insan ölse, aynı anda bunların hepsinin ruhlarını nasıl alıyorsun?”   Ölüm meleği ise İbrahim Aleyhisselâmın sorusuna şu cevabı verdi:   “–   Allah’ın izniyle onların ruhlarını çağırırım, derhal avucumun içinde oluverirler.”   Süleyman Aleyhisselâm, ölüm meleğine tekrar bir soru sordu;   “–   İnsanların ruhlarını kimini genç yaşta, kimini bebekken, kimini ihtiyarlayınca alıyorsun. Ruhları almada ölçün nedir?”   Ölüm meleği;   “–   Bana eceli gelenlerin listesi verilir. Ben verilen listeyi tatbik ederim. Başka işe karışmam!”. Diye cevap verdi.   Ölüm meleği gelip, Süleyman Aleyhi...

Aşkın Sardı Ben Neyleyim

  Aşkın Sardı Ben Neyleyim Bu sırrı kime söyleyim, İçimdeki şu yarayı, Muhammed’e arz edeyim! Muhammed’e Muhammed’e, Canlar kurban Can Ahmed’e… Taktım boynuma fermanı, Bozmam ben ahdi dermanı. Haber salın Muhammed’e, Oldum ben onun hayranı. Muhammed’e Muhammed’e, Canlar kurban Can Ahmed’e… Nideceğim, nideceğim, Şu dünyadan gideceğim. Nasihat kar etmez bana, Muhammed’e döneceğim, Muhammed’e Muhammed’e, Canlar kurban Can Ahmed’e…

Vakti Geldi

  Vakti Geldi   İçin yanar, gözün dolar, Gül benzin bir anda solar, Evlat ardın sıra ağlar, Vakit geldi hazır mısın?   Toprak evin barkın olur, Ölüm gelir seni bulur, Ömrünün baharı kurur, Vakit geldi hazır mısın?   Azrail alır canını, Kurutur akan kanını, Acı sarar her yanını, Vakit geldi hazır mısın?   Toprak evin barkın olur, Ölüm gelir seni bulur, Ömrünün baharı kurur, Vakit geldi hazır mısın?   Ölüm vardır demedim mi? Ben sana söylemedim mi? Bu dünyadan bezmedin mi? Vakit geldi hazır mısın?   Toprak evin barkın olur, Ölüm gelir seni bulur, Ömrünün baharı kurur, Vakit geldi hazır mısın?   (Alıntı)

Nefes Senin Değil Can Senin Değil!

  Nefes Senin Değil Can Senin Değil!   O kadar güvenme gençlik çağına, Nefes senin değil, can senin değil! Hazan gelip düşer gönül bağına, Bu yurt senin değil, han senin değil!   Şu doğan güne bak, batana inat, Hakka doğru uçar semada kanat, Bir nesneye kodlanmış bu kainat, Hücre senin değil kan senin değil!   Bir kör kıymık aciz aklıma saplı, Kâinata bir bak, hakikat kaplı! Aldığımız nefes bile hesaplı, Zaman senin değil, an senin değil!   Saffet Çakır

Sen Canından Geçmeden Canan Arzu Kılarsın

  Sen canından geçmeden, canan arzu kılarsın, Belden zünnur kesmeden, iman arzu kılarsın.   Men arefe nefsehu, dersin illâ değilsin, Melaikten yukarı, seyran arzu kılarsın.   Tıflı nareste gibi, eteğin at edinip. Ele çevgan almadan, meydan arzu kılarsın.   Bilemedin sen seni, sedefte ne cevhersin, Mısıra sultan iken, Kenan arzu kılarsın.   O ezel aleminde ebedi gözlemedin, Per ve balın bitmeden cevlan arzû kılarsın.   Yetmiş yedi perde var dostu arzulamaya, Yedisinden geçmeden yakin arzu kılarsın.   Otuzu gözde durur, otuzu gönüldedir, Onun dahi bilmeden görmek arzu kılarsın.   Sen bunda işe geldin uş yine varısarsın, Henüz sen kul olmadan sultan arzu kılarsın.   Yûnus düştün bu derde, Eyüp gibi sabreyle, Derde katlanamazsın, derman arzu kılarsın.   Yunus Emre Kuddise Sirrûh

Canı Dilden Aşık Oldum

  Canı Dilden Aşık Oldum   Âşık oldum canı dilden, Muhammed’e Muhammed’e, Mevlam bizi ümmet eyle, Muhammed’e Muhammed’e.   Âşık olan irfan bulsun, ciğer yansın püryan olsun, Bir canım var kurban olsun, Muhammed’e Muhammed’e.   Rüyada görüştür bizi, murada eriştir bizi Mevlam sen kavuştur, bizi Muhammed’e Muhammed’e.   Ebubekir sağ yanında, Hz. Ömer sol yanında; Osman Ali divanında Muhammed’in Muhammed’in.   Gökten Kuran inmedi mi, taç başına konmadı mı? Hak Peygamber demedi mi Muhammed’e Muhammed’e… (Sallallahu alâ Muhammed sallallahu aleyke Ahmed.)

Canını Kurtarmak İçin Yapılan Kelime-i Şehadet Makbul Değildir

Image
  Canını Kurtarmak İçin Yapılan Kelime-i Şehadet Makbul Değildir 1912-1913 Balkan Savaşlarında Yunan ve Bulgar komitacılarınca Trakya’nın her köşesindeki köyler, Müslümanlara ait kutsallar (camiler, mezarlıklar vb…) yakılır yıkılır, harap hale getirilir. Halkın canı ve malının hiçbir güvencesi kalmaz. Çoluk çocuk, kadın kız gözetilmeksizin kıyımlar, tecavüzler birbirini izler. Ölenler nehirlere, su kuyularına atılmaktadır. Osmanlı askerleri bir çete lideri Bulgar komitacıyı zorla yakalayarak Osmanlı Paşası’nın huzuruna getirirler. Yüzlerce sivili katleden bir çok kadına tecavüz eden; azılı katil idam edileceğini anlayınca Paşa’nın huzurunda Kelime-i Şehadet getirmeye başlar. Ferasetli Paşa gülümseyerek: “- Sen gerçekten Müslüman oldun mu?” Der. Azılı katil kekeleyerek: “- Evet, efendim!” Der. Paşa askerlere emir vererek bir göz işareti yapar. “- Bunu önce sünnet edin, sonra da azad edin!” Askerler: “- Başüstüne komutanım!” diyerek azılı çete liderini bir kaya...

Kara Yüzüm Süre Gelsem

Kara Yüzüm Süre Gelsem   Kara yüzüm süregelsem, Sana canım verebilsem, Kara yüzüm süregelsem, Sana canım verebilsem…   Nur cemalin görebilsem, Ya Muhammed, Ey Can Ahmed... Nur cemalin görebilsem, Ya Muhammed, Ey Can Ahmed...   Senin Ravza’n güzel kokar, Hasretin bağrımı yakar, Senin tenin güzel kokar, Hasretin bağrımı yakar…   Gözyaşlarım çağlar akar, Ya Muhammed, Ey Can Ahmed... Gözyaşlarım çağlar akar, Ya Muhammed, Ey Can Ahmed...   Peygambersin ahir zaman, Mahşer günü eyle aman, Peygambersin ahir zaman, Mahşer günü eyle aman…   Seni bilen bulur iman, Ya Muhammed, Ey Can Ahmed... Seni bilen bulur iman, Ya Muhammed, Ey Can Ahmed...   Senin Ravza’n güzel kokar, Hasretin bağrımı yakar, Senin tenin güzel kokar, Hasretin bağrımı yakar…   Gözyaşlarım çağlar akar, Ya Muhammed, Ey Can Ahmed... Gözyaşlarım çağlar akar, Ya Muhammed, Ey Can Ahmed...   Eşiğine yüzüm sür...

Ya İlâhi Senden Bir Dileğim Var

Ya İlâhi Senden Bir Dileğim Var   Ya ilâhi senden bir dileğim var, Kapından sürüp de, dara düşürme. Öter bülbüllerin, ahu can kuşu, Maksudu giryana, hara düşürme.   Cemalin nurudur, aşıkın canı, Âşık feda etmiş, ezelde kanı Ey bu can mülkünde ruhun sultanı, Aşkından başka bir, hara düşürme.   Kadir Mevla’m, ateş atma özüme, Dünya malı, görünmüyor gözüme Ya ilahi sen bak, benim yüzüme, Cehennem ateşi ile dağlama.   Sen sinemdeki ben, ben gibi duran, Sinemin üstünde hatsız oturan, Ey gönlümü yakıp, kalbimi bilen. Derdimi dermansız hale düşürme.   Malumundur halim Ey Yüce Rahman Gizli saklı neyim var, hep sana ayan, Ey rahmeti sonsuz, lütfu bir pâyan, Gönlümü yüzde bir dara düşürme…