Deli
Deli     Ağanın biri köyünde büyükçe bir konak yaptırmış. Açılış günü köyde yaşayan herkese yemek vermiş.   Çoluk-çocuk, kadın-erkek, akıllı-deli. Deli lafın gelişi değil, gerçekten deliyi de davet etmiş çünkü hemen her köyde olduğu gibi o köyün de bir delisi varmış.   Yemekler yenmiş. Köylüler ayrılırken; Ağa:   “- Deliye sorun, bu konaktan ne istiyorsa alsın.” talimatını vermiş adamlarına.   Delinin gözü bahçede bağlı duran beyaz ata takılmış ve:   “- Bu atı istiyorum.” demiş.   O at ise Ağa'nın gözdesiymiş.   “- Hayır!” demiş Ağa,   “- Başka bir şey istesin.”   Deli ısrar etmiş,   “- İlla da bu beyaz at.” diye diretmiş.   Ağa da:   “- Hayır!” demiş başka bir şey dememiş.   Ziyafet bitmiş, ayrılık zamanı gelmiş. Deli konaktan melül-mahzun bir şekilde ayrılırken bir şeyler konuşuyormuş kendi kendine.   Ağa'nın dikkatini çekmiş bu hâl ve:   “- Gidin dinleyin bakalım.” demiş adamlarına.   Deli sürekli şunu söylüyormuş:   “- Sen isteseydin verirdi, Ağa da kim oluyor ki?”   “- Sen...
 
 
