Posts

Showing posts with the label Türk

İsrail Türk 'Gazap'ıyla Yüzleşecek

İsrail Türk 'Gazap'ıyla Yüzleşecek   Bir yıl önce, soykırımla öldürülen çocukların günlük istatistiğini tutuyorduk. Bu yıl açlıkla öldürülen çocukların günlük istatistiğini tutuyoruz.   İnsan tarihinin en korkunç örneklerini sessizce, çaresizce, öfkesizce izlemeye mahkûm edildik.   Bu bir akıl tutulması değil. Bu bir “insan tutulması”dır! Bu; yarının dünyasında yaşanacakların, korkunç örneklerin normalleştirilmesidir.   HZ. ADEM’DEN BU YANA, BÜYÜK SAPKINLIKLARDAN BİRİ DAHA YAŞANIYOR. GAZZE İLE BİTMEZ, İNANIN! İşte bu yüzden feryat ediyoruz. Gazze’deki barbarlık dünyaya yayılıp arşa yükseldi. Ama meselemizin sadece Gazze olduğunu sananlar, büyük yanlışa düştüklerini çok geçmeden anlayacak ve derin bir hayal kırıklığı yaşayacak.   Yarın elindeki nükleer silahı bile kullanacağı apaçık olun bir “devlet”e, bir topluma bu kadar tahammül, İran’dan Kızıldeniz’e, Anadolu’dan Basra Körfezi’ne bütün coğrafyayı ateşe atmak, bütün coğrafyanın yarınını...

Onurlu Türk Subayı, Böyle Olur…

Onurlu Türk Subayı, Böyle Olur…   Kuzey Irak'ta ABD askerlerince Türk askerlerinin başlarına çuval geçirildiği utanç verici günden sadece 8 gün sonra, 12 Temmuz 2003 Saat 22.30'da Kosova Prizren'de, Barış Gücü'nde görevli Türk Yüzbaşı çarşıda dolaşırken: İnzibat olarak görevli Alman askerleri, kendisini tanımalarına rağmen Türk Yüzbaşı'yı durdururlar. Kimliğini göstermesine rağmen itekleyip küfür ederek silahını teslim etmesini isterler. Yüzbaşı reddeder ve Türk askeri silahını vermez, diyerek Alman askerine tokat atar. 4 Alman askeri, ellerindeki coplarla Yüzbaşı'ya saldırınca çevredeki Kosovalılar Türk Yüzbaşı'yı savunup Alman askerlerini Prizren sokaklarında kovalar. 4 Alman, sonunda kiliseye sığınmak zorunda kalır. Kosovalılar meydanları "Türkiye" , "Türkiye" , sloganlarıyla inletir. Aradan 14 yıl geçer. Mayıs 2017'te İncirlik üssünde Türk-Amerikan işbirliği adına ABD'li Albay Kevin Leahy, DAEŞ ile başarılı m...

Türk Bayrağı ve İstiklal Marşı'ndaki İncelikler…

Image
Türk Bayrağı ve İstiklal Marşı'ndaki İncelikler…   Türk Bayrağı üstünde beş köşeli yıldız vardır. İslâm’ın beş şartını simgeler. Bayrağımızın üstündeki "Ay" İslâmiyet’in sembolüdür, İslâm’ın kendisini yani Hilal'i simgeler. Kırmızı bugüne kadar can vermiş tüm şehitlerimizin vatan için akan kanını simgeler... İstiklal Marşı'mızda "1453 harf" ve "571" hece vardır. Bu da Peygamber Efendimiz Aleyhisselâm’ın doğuşunu ve İstanbul'un fethini gösterir... Dünya üzerinde böyle anlamlı ne başka bir bayrak ne de milli marş yoktur! Yüceler yücesi Rabbimiz bizleri; Şanlı Bayrağımızı yerlere düşürmeyen bahtiyar kullarından eylesin!

Türk Tarihinde Tasavvuf ve Tarikatlar

  Türk Tarihinde Tasavvuf ve Tarikatlar             Tasavvuf özelde kişilerin ruhlarında derin izler bırakırken genelde ise toplumu ahlaklı kılan temel etkenlerdendir. Bu yönüyle tasavvuf sadece kişileri değil toplumları ve devletleri de etki alanı içine almıştır. Türklerin tasavvufla tanışmaları İslâmiyet'le tanışmalarıyla aynı zamanda olmuştur. Türklerin tarih sahnesine çıkış ve dağılış yeri olan Asya'da ilk tasavvuf merkezi Horasan'dır. Zaten Anadolu'nun Türkleşmesi ve İslamlaşmasında Horasan Erenleri adı verilen tasavvufî eğitim almış gönül adamlarının çok büyük etkisi vardır. Buhara Merv, Semerkant gibi merkezler hem bu tasavvuf ekolünün büyüyüp geliştiği hem de fetih ruhuna sahip Alperen'lerin yetiştiği yerler olmuştur. Alperen'lerin piri ise kendisi de Türk olan ve günümüze kadar eserleri gelen büyük Mutasavvıf Hoca Ahmet Yesevî Kuddise Sirrûh hazretleridir. Türklerin Müslüman olmalarıyla başlayan tasavvuf anlayışı fetih ruhunu da berabe...

Türk Modern Savunma Sanayisinin Kurucusu Nuri Killigil Paşa Kimdir?

Image
      1890 yılında İstanbul’da doğdu. 1909 askerlik hayatına başladı. 28 yaşında yarbay oldu. Osmanlı Devleti’nin son dönemdeki bütün savaşlarına katıldı. 1925 yılında yarbay iken emekli oldu. 1929’da Kurtuluş savaşında hizmetleri için İstiklâl madalyası aldı.   Bakü’yü düşman işgalinden kurtaran, modern Türk savunma sanayiinin öncülerinden Kafkas İslam Ordusu Komutanı Nuri Killigil Paşa’yı vefatının yıl dönümünde rahmetle anıyoruz.   2 Mart 1949 tarihinde Nuri Killigil’ in Sütlüce’de ki silah fabrikasındaki kapsülhanede yangın çıktı. Bu patlamanın siyasi bir sabotaj olduğu iddia edildi. Bu patlamalarda Nuri Killigil Paşa ile 26 kişi daha hayatını kaybetti. Nuri Paşa ve tüm şehitlerimize Allah’ü Teâlâ rahmet eylesin! Mekânları Cennet olsun!

Şu Kopan Fırtına, Türk Ordusudur Yâ Rabbi!

Image
  Yüküm ağırdı. Arkadan bir genç yetişerek; “- Hacı amca yükünüzü taşımak istiyorum!” Dedi. Kul hakkı almak istemiyordum. Evin yakın olduğunu söyledim. Teşekkür ettim. “- Hayır, size yardım edeceğim” dedi. Çok ısrarlıydı. “- Beraber taşıyalım!” Dedim. “- Hayır!” dedi. “Hepsini yalnız taşıyacağım!” Baktım çok ısrarlıydı. Çaresiz yükümü verdim. “- Ben emekli öğretmenim! Tanışalım!” dedim. O da kendisini tanıttı. Suriye İdlip’te Uzman Çavuş’muş. “- Ancak senede bir defa izinim var. Dedi. “- Aman kardeşim dikkat edin! Suriye’de asker olmak çok zor ve tehlikeli!” Dedim. Bana öyle bir ders verdi ki… “- Hacı Amca! Hayatı da ölümü de yaratan Allah’ü Teâlâ değil mi? Şehit olmaktan onur duyarım!” Tam anlamıyla şok olmuştum… “- Olsun! Yine de siz dikkat edin! ABD’liler, Fransızlar, Ruslar, Deaş, Pkk, Pyd, Esad güçleri… Pek çok düşmanımız var…” “- Hacı amca Türk askeri sahaya inince, kaçacak delik arıyorlar… Türk askerinden öyle korkuyorlar ki…” Dedi. Bir anda merhum Yahya Kemal Beyatlı’nın şu...

Türkoğlu Türk'üm Ben...

  Türkoğlu Türk'üm Ben...   Ceddim belli atam belli, Toprak belli vatan belli, Şehit olup yatan belli, Türkoğlu Türküm ben...   Bir sabah ağarınca tan, Ergenekon’da yazıldı destan, Bu topraklar sanma ki bostan, Türkoğlu Türküm ben...   Altaylardan çıkıp geldim, Malazgirt’te ne canlar verdim, Koskoca bir orduyu yendim, Türkoğlu Türküm ben...   Tarihler boyu hep coştum, Fatih önde İstanbul’a koştum, Çağ kapattım çağ açtım, Türkoğlu Türküm ben...   Düşman sürüsüne karşı Mehmed’im, Çanakkale’de 253 bin şehidim, Destanlar yazdım tarih şahidim, Türkoğlu Türküm ben...   İstiklal için ölümü aldım göze, Düşmanların topunu getirdim dize, Cümlesini kovdum döktüm denize, Türkoğlu Türküm ben...   Ezan oldum dinmedim, Bayrak oldum inmedim, Şehit oldum ölmedim, Türkoğlu Türküm ben...   Namertle yoldaş olmadım, Dokuz yandım sönmedim, Asla yolumdan dönmedim, Türkoğlu Türküm ben......

Çocuk Yaşadığını Yansıtır

Çocuk Yaşadığını Yansıtır Küçük oğlumuz Eren, kreşe gittiği dönemlerde, bir gün yüzü tırmalanmış halde eve geldi. Kimin yaptığını sorduğumda kreşteki bir çocuğun adını söyledi. Ertesi gün kreş müdürü ile görüştüm. Kreş müdürü: Eren’in yüzünü tırmalayan çocuğun diğer öğrencilerin de yüzünü tırmaladığını, öğrencilerden sürekli şikâyet aldığını belirtti. Çocuğa neden Eren’in yüzünü tırmaladığını sordum. Çocuk, Eren’in kendisini sinirlendirdiğini, bu yüzden de yüzünü tırmaladığını söyledi. Sinirlenince başkalarının yüzünü tırmalamanın yanlış olduğunu söyledim. Çocuk yanlış olmadığını, annesi ile babasının kavga ettikleri zaman, annesinin de babasının yüzünü tırmaladığını belirtti. Bir sınıf öğretmeni arkadaşım, bir öğrenciyi biraz sert bir dille uyardığı zaman öğrencinin ayağa kalkıp sınıfı terk ettiğini, sınıfı terk ederken sınıfın kapısını hızlıca çarpıp çıktığını, çocuğun arkasından koridora çıkıp yaptığının yanlış olduğunu söylediğini, çocuğun da: Annemle babam kavga ettikl...

Bana Dokunmayan Yılan Bin Yıl Yaşamasın!

Bana Dokunmayan Yılan Bin Yıl Yaşamasın! Üç arkadaş bir yaz günü yaya olarak yolculuk yapmak zorunda kalıyorlar. Biri Türk, biri Kürt, diğeri de Ermeni. Ama Ermeni olan aynı zamanda pa paz. Sıcak, bir süre sonra yolda susuyorlar. Etrafta su yok. Bağların olgun zamanı. "- İki salkım üzüm yiyelim de ağzımız ıslansın!" diye bir bağa giriyorlar. Bağın sahibi bir Türk ama onu görememişler. "- Kaç paraysa veririz?" diyerek yemeye başlamışlar. Bu sırada bağın sahibi gelmiş. Bakmış üç kişi üzümünü yiyor. Fena bozulmuş ama üç kişiyle de başa çıkamayacağını düşünmüş. Birine bakmış, kıyafetinden Ermeni ve papaz olduğu belli. Diğerine bakmış, konuşmasından Kürt olduğunu anlamış. Üçüncüsü de Türk. Dönmüş Ermeni'ye: "- Bak bu adam Türk, yesin malımı. Benim kanımdandır. Helâli hoş olsun! Bu da Kürt'tür ama din kardeşimdir. Sen niye yiyorsun benim üzümümü?" Demiş. Bu laf, üzerlerine sorumluluk yüklenmeyen Türk ve Kürt'ün hoşuna gitmiş. ...

Bozgun

Bozgun Müslümanı, Türk’ü düşman sürümüş “Altın Dağ” üstünü duman bürümüş Ruhlarla melekler ufka yürümüş; Başını çevirip bakan kalmamış, Tanrı korkusunu duyan kalmamış: Ağla, gözüm, ağla! Hicran yaraşır, Vatansız erkeğe, zindan yaraşır! “Hak güneşi” midir karşımda batan? Nazlı ninem midir yerlerde yatan? “Sen misin sen misin ey garip vatan?” Ellere satılmış ırzın, yaşmağın, Harap edilmiş otağın, bağın, Ağla, gözüm, ağla! Hicran yaraşır, Erkeksiz vatana düşman yaraşır, Ey öksüz ocağım! Zavallı ana! Kıydılar mı sana? Kıymadan cana... Kara mı sürüldü eski bir şana? Rabb’in mekânına sanem asılmış, Benim beyaz alnıma neler yazılmış! Ağla, gözüm, ağla, figan yaraşır, Kaygusuz imana hüsran yaraşır! Ne ettiler sana, ne oldu bana Kulağımı verdim vurulan çana Bir gariplik geldi çöktü her yana; İslâm diyarında Kur’an ağlıyor, Kur’an’ı başında, Turan ağlıyor: Ağla, gözüm, ağla! Figan yaraşır, Bülbülsüz bağına hazan yaraşır! ...