Posts

Showing posts with the label sen

Biliyor Musun Sen Kimsin?

Biliyor Musun Sen Kimsin?   SEN, “Siz insanlar için çıkarılmış en hayırlı bir ümmetsiniz, iyiliği emreder, kötülükten vazgeçirmeğe çalışırsınız. Çünkü Allah’a inanıyorsunuz.” (Âl-i İmrân Suresi, 110) Fermanının sahibisin!   SEN, “Alemlere rahmet olarak gönderilen” ve dehşetli mahşer günü herkesin “Nefsi! Nefsi!” diye çırpınacağı bir zamanda, secdelere kapanıp; “Ümmetimi isterim Ya Rab! Ümmetimi bağışlamadıkça kalkmam!” diye feryat edecek olan Habib-i Kibriya Sallallahü Aleyhi Vessellem’in ümmetisin!   SEN, Rasulûllah’ın ashabına; “Orduya yardım ediniz!” dediği zaman, bütün servetini alıp getiren ve Peygamberin: “Çocuklarına ne bıraktın?” sorusuna; “Allah’ı ve Rasûlünü bıraktım, Ya Rasûllullah!” cevabını veren Hz. Ebubekir Radiyallahü Anh’ın yolundasın!   SEN, Devlet reisi olduğu halde, içi su dolu bir tulumu sırtına yüklenerek halk içinde dolaşan ve oğlunun; “Babacığım, niçin böyle yapıyorsun?” sorusuna; “Oğlum! Nefsimi biraz beğenir gibi o...

Ey İnsan! Seni Aldatan Nedir?

Ey İnsan! Seni Aldatan Nedir?   İnsan, bir nefes almakta dahi zorlandığında düştüğü durum onun ne kadar aciz olduğunu göstermektedir. Peki Rabbine karşı bu kadar aciz olan bir kulun haddini aşıp meydan okuması akıllıca mıdır? İnsan haddini neden bilmez de Rabbini unutur?   Mevlânâ Hazretleri buyurur:   “Ey işlerinde Hakk’ın emrine uymamayı kendine huy edinmiş gâfil kişi! Şunu bil ki senin bedeninin zerreleri bile, Allâh’ın irâdesinin memurlarıdır. Şimdi ikiyüzlülük ediyorlar da, sana uymuş gibi görünüyorlar. Eğer Allah, onların sana karşı gelmelerini isterse, her biri, senin amansız bir düşmanın olur.   Allah göze; “Şu kulumu rahatsız et!” derse, göz ağrısı senden yüz türlü intikam alır.   Eğer Allah dişe bir cezâ verdirse, görürsün ki diş, senin acı acı kulağını bükmeye başlar, seni âdeta perişan eder.   Tıp kitabını aç da, hastalıklar bahsini oku. Oku da beden askerlerinin neler yaptıklarını gör.   Mâdem ki her şeyin canın...

6 Şey Seni Daima Mutlu Eder

6 Şey Seni Daima Mutlu Eder   1.        Sırrını iki kimseden başkası kimse bilmesin! “Sen ve Rabbin” 2.        Dünyada iki kişinin rızasını almakta hırslı ol! “Annen ve Baban” 3.        Sıkıntı ve musibetlere karşı iki şey ile Rabbine sığın! “Sabır ve Namaz” 4.        İki şeyden hiç korkma! “Rızk ve Ecel” Çünkü rızkın da ecelin de Allah Teâlâ'ya emanet! 5.        İki şeyi hiç hatırlama! “Başkasına yaptığın iyilik ve başkasından gördüğün kötülük” 6.        İki şeyi ise hiç unutma! “Rabbini ve ahireti…”.

Biz Fakir…

Biz Fakir…   Biz fakir, sen Gani! Biz çaresiz, Kadir! Biz ölü, sen Hayy! Biz muhtaç, sen Samed! Bizi sensiz bırakma yâ Rab! Ümmeti Muhammedin zor sınavlardan geçtiği bu günlerde; bizi sensiz, dualarımızı cevapsız bırakma, rahmetini, merhametini ve bereketini üzerimize sağnak sağnak yağdır Allah'ım! Rabbim halisane yaptığımız dualarımızı kabul etsin! Hayırlı huzurlu ve başarı dolu bir ömür dilerim!

Benim Şeyhim Seni Hakk'a Yetirir

  Benim Şeyhim Seni Hakk'a Yetirir   Benim şeyhim seni Hakk'a yetirir, Nice müşkülleri onda bitirir, Muhammed'in sancağına götürür, Abdülkadir Sultân derler şeyhime…   Giderler gazâya çalarlar satır, Dâimâ yaparlar hoş gönül hatır, Bağdad'da türbesi nûr olmuş yatır, Abdülkadir Sultân derler şeyhime…   Âşığın yüreği yanar tutuşur, Ciğerin vâr ise var onda pişir, Her kanda çağırsan gelip yetişir, Abdülkadir Sultân derler şeyhime…   Dâim Allah ile şeyhimin işi, Dost deyince akar gözünün yaşı, Eşrefoğlu Rûmî anın dervişi, Abdülkadir Sultân derler şeyhime…   (Eşrefoğlu Rûmî Rahmetullahi Aleyh)

Sen de Âmîn Der misin?

Sen de Âmîn Der misin?   Taşı mücevher, toprağı insan eden Allah’ım! Zerreyi Güneş, damlayı deniz eden Allah’ım! Herkesin sıkıntısını çözen, zorluklarını kolaylaştıran Allah'ım! Bizlere razı olacağın, sana layık ameller işlemeyi nasip eyle! Rabbim zorluklarımızı kolaylığa, darlığımızı bolluğa, günahlarımızı affa, hastalıklarımızı şifaya, karanlığımızı aydınlığa, dualarımızı kabule tedbil eylesin! Rabbim dualarımızı cevapsız bırakmasın!   Âmîn, velhamdü lillâhi Rabbil âlemin!

Yâ İlâhî Sen Vâr İken Ben Kime Yalvarayım?

  Yâ İlâhî Sen Vâr İken Ben Kime Yalvarayım?   Kıl 'inâyet cânıma ölmezden önden öleyim Maksûdum sensin benim cânımda pinhân bulayım Sen beni reddeyleme vechinde dâim durayım Yâ ilâhî sen vâr iken ben kime yalvarayım?   Ehl-i derdem derdime senden gerek dermân bana Zâtını zikr etmeğe senden gerek bürhân bana Şol sıfatın bilmeğe senden gerek 'irfân bana Yâ ilâhî sen vâr iken ben kime yalvarayım?   'Akl-ı kâsır derdmendem bildiğim budur benim Her nefesde dâimâ bu tevhidim "Hû"dur benim Hasretinden gözlerimden dökülen sudur benim Yâ ilâhî sen vâr iken ben kime yalvarayım?   Kimse bilmez hâlimizi sen bilirsin yâ ilâh Senden artık kim bile ahvâlimiz ey pâdişâh Bu suâle bin cevâb senden gerekdir pâdişâh Yâ ilâhî sen vâr iken ben kime yalvarayım?   Kim severse ben anın derdine dermânım dedin Gizli değil gün gibi rûhumda pinhânım dedin 'Âşıkın zikr etdiği tevhidde 'ayânım dedin Yâ ilâhî sen vâr iken ben kime yalvar...

Babacığım Sen Benim Gururumsun!

Image
Babacığım Sen Benim Gururumsun!   Fotoğraftaki kadın Londra Merkez Bankası’nda çalışan bir müdire. İşteki ilk gününe başlamadan önce babası ona şöyle dedi: “- Fakir bir ailede büyüdüğünü ve babanın çöpçü olduğunu kimseye söyleme, meslektaşların sana gülmesin!” Ertesi gün kadın bu fotoğrafı sosyal medyada şu mesajla paylaştı: “Fakir bir ailede büyüdüm ve babam çöp toplayıcı olarak çalışıyor... Üniversite yıllarımda bana verdiği ahlaki eğitim ve maddi emekleri için kendisine teşekkür etmek istiyorum! “Seni seviyorum babacığım!” “Sen benim gururumsun!”   Böyleleri alkışlanır… Bunların soyu azaldı ama demek ki halâ var… Allah Teâlâ anne ve babalarımıza uzun ömürler versin! Ölenlere gani gani rahmet eylesin!

Sen Gazze'li Değilsin ki Bilesin?

Image
Sen Gazze'li Değilsin ki Bilesin? Ne suyum var, ne içmeye tasım var. Ne çığlığım kaldı,ne de sesim var. Doğduğumdan beri her gün yasım var. Sen Gazzeli değilsin ki bilesin!   Şiddetli acıdan güldün mü sen hiç? Ölmeyi kurtuluş bildin mi sen hiç? Günde onlarca kez öldün mü hiç? Sen, Gazzeli değilsin ki bilesi!   Kundakta dünyaya küsmek ne demek; öfkeden, çeneyi kasmak ne demek; narkoz yokken bacak kesmek ne demek; Sen Gazzeli değilsin ki bilesi!   Saçlar, nasıl bir gecede ağarmış; bir ölüden çocuk nasıl doğarmış; bir mezara, kaç cenaze sığarmış; sen Gazzeli değilsin ki bilesin!   Gün olur yaşayan ölüler kokar; bir damla gözyaşı cihanı yakar; bir duruş, bir bakış kaleler yıkar; sen Gazzeli değilsin ki bilesin!   Sürekli acıyla kul sınanır mı; toprak ki, kan ile hiç sulanır mı; şehidi olmayan ev kınanır mı; sen Gazzeli değilsin ki bilesi!   Yiğit eğilmezse kırarlar elbet; yoluna bin tuzak kurarlar ...

Sen Ağa Ben Ağa, Bu İneği Kim Sağa?

Sen Ağa Ben Ağa, Bu İneği Kim Sağa?   “- Çobanlık yapar mısın?” “- Yok almayayım” “- Kim yapacak?” “- Afganlar...”   “- Tarlada çalışır mısın?” “- Yuh, daha neler!” “- Kim yapacak?” “- Türkmenler...”   “- Bebek bakıcılığı yapar mısın?” “- Ben kendi bebeğime bakmıyorum, başkasının bebeğine niye bakayım?” “- Kim yapacak?” “- Özbekler...”   “- Çay, fındık toplar mısın?” “- Başka işim mi yok?” “- Kim yapacak?” “- Gürcüler (Şu sıralar Afrikalılar)...   “- Sanayide, fırında, inşaatta, kazma kürek işinde çalışır mısın? “- Enayi beni mi buldun?” “- Kim yapacak?” “- Suriyeliler…”   SONUÇ: “-   Defolup gitsinler...” “- Öyle mi... Yahu senin benim tenezzül etmediğimiz bu işleri kim yapacak?”   “- Bana ne hacı? Kim yaparsa yapsın. Sen bana devlette bir iş veya Sabah 9”- Akşam 5, vardiyasız, masa başı güzel bir iş var mı, onu söyle… Amele miyiz biz?”   “Üzücü, ama gerçek durum bu…”  ...