Posts

Showing posts with the label elinde

Şeytan ve Elinde Bir Bardak Su

Şeytan ve Elinde Bir Bardak Su   Allah Teâlâ dostlarından Ebû Zekeriyya Rahmetullahi Aleyh hasta döşeğinde ölümle pençeleşiyordu. Yakın dostlarından biri kendisine: “Lâ ilahe illallah, Muhammedü’r-Rasûlullah” kelime-i tevhidini telkin etmek istedi. Bir etti, iki etti, üç etti. Ebû Zekerriya Rahmetullahi Aleyh her defasında söylemeyi reddediyordu. Bu durum karşısında yakın dostu Ebû Zekerriya'nın son nefesinde imansız gideceğinden korktu ve endişeye kapıldı. Bütün bir ömrünü Allah Teâlâ'ya ibadet ve taat etmekle geçiren böylesine bir kimsenin şimdi hasta döşeğinde ölüm ile pençeleşirken “Kelime-İ Tevhid” getirmemesine bir mana veremiyordu. Şeytanın bir kandırışına mı yenilmişti yoksa? Bir müddet kafası bu düşünceler içinde çalkalanan dost baktı ki Ebû Zekerriya Rahmetullahi Aleyh sanki kafasında resmigeçit yapan düşünceleri okuyormuş gibi bir aralık gözlerini açarak: “- Bana bir şey mi dediniz?” diye sordu. Orada bulunanlar:        ...

Şeytan ve Elinde Bir Bardak Su

Şeytan ve Elinde Bir Bardak Su   Allah Teâlâ dostlarından Ebû Zekeriyya Rahmetullahi Aleyh hasta döşeğinde ölümle pençeleşiyordu. Yakın dostlarından biri kendisine: “Lâ ilahe illallah, Muhammedü’r-Rasûlullah” kelime-i tevhidini telkin etmek istedi. Bir etti, iki etti, üç etti. Ebû Zekerriya Rahmetullahi Aleyh her defasında söylemeyi reddediyordu. Bu durum karşısında yakın dostu Ebû Zekerriya'nın son nefesinde imansız gideceğinden korktu ve endişeye kapıldı. Bütün bir ömrünü Allah Teâlâ'ya ibadet ve taat etmekle geçiren böylesine bir kimsenin şimdi hasta döşeğinde ölüm ile pençeleşirken “Kelime-İ Tevhid” getirmemesine bir mana veremiyordu. Şeytanın bir kandırışına mı yenilmişti yoksa? Bir müddet kafası bu düşünceler içinde çalkalanan dost baktı ki Ebû Zekerriya Rahmetullahi Aleyh sanki kafasında resmigeçit yapan düşünceleri okuyormuş gibi bir aralık gözlerini açarak: “- Bana bir şey mi dediniz?” diye sordu. Orada bulunanlar:        ...

Kudüs Haçlılar'ın elindeyken, nasıl gülerim?

Image
Selâhaddin Eyyûbi Rahmetullahi Aleyh: "Kudüs Haçlılar'ın elindeyken, kendine gülmeyi âdeta haram etmişti! "Allah aşkına, Rasûlullah'ın Miraç'ta tüm peygamberlere imam olarak namaz kıldırdığı mescid, Haçlılar'ın elindeyken ben nasıl gülerim?" Diyordu… Bugün Kudüs ve Nice esir İslâm illeri kan ağlıyor… Bizlere bu çağda ve her çağda fetihler yapan kahramanlar lâzım… Selâhaddin Eyyûbi Rahmetullahi Aleyh ve diğer şehit ve gazilerimizin ruhları şâd, mekânları “Firdevs-i Âlâ” olsun… Âllahümme âmîn!

Her şey O’nun (Celle Celâlüh) Elinde

Her şey O’nun (Celle Celâlüh) Elinde Büyük ariflerden Şeyhu’l-İslam Ahmed Cami Hz.lerinin huzuruna bir Türkmen beyi geldi. Yanında ailesi de vardı. Kadının elinde son derece güzel yüzlü bir çocuk bulunuyordu. Çocuğun iki gözü de kördü. Anne-baba büyük bir ızıdırap içindeydiler. Üzüntü ile Ahmed Cami Hz.lerine yaklaştılar ve: “Efendim! Bu bizim tek oğlumuz; her şeyi güzel, fakat iki gözü görmüyor. Dünyayı gezdik, pek çok doktora gittik, bir çare bulamadık. Dua edecek birçok veliye ve ulu kişiye gittik, fakat sonuç alamadık. Bizim malımız çoktur; bu yolda hepsini feda etmeye hazırız. Sizin dualarınızın Allah katında kabul edildiğini işittik; kapınıza geldik. Lütfen şu oğlumuza bir nazar ve dua edeniz de gözleri açılsın; bütün malımızı size hediye edelim. Eğer siz de himmet etmezseniz, biz kendimizi yerden yere vurup helak olacağız. Bizi boş çevirmeyin!” diye yalvarmaya başladılar. Ardından yüksek sesle ağlamaya başladılar. Ulu veli böyle bir istek karşında irkildi. Çünkü kendis...

Kaç Kişi Böyle Sevebilir?

Kaç Kişi Böyle Sevebilir? Otobüs yolcuları elinde beyaz bir baston taşıyan genç ve güzel kadının otobüse binişini içten gelen bir sempati ile izlediler. Basamakları geçti. Boş olduğu söylenen koltuğu el yordamı ile buldu. Oturdu. Çantasını kucağına aldı. Bastonu koltuğa yasladı. 34 yaşındaki Susan, bir yıldır görmüyordu. Bir yanlış teşhis sonucu görmez olmuş, birden karanlık bir dünyanın içine düşmüştü. Öfke... Kızgınlık... Kendine acıma... Hayatta tek dayanağı artık kocası Mark’tı... Mark Hava Kuvvetleri’nde subaydı. Susan’ı bütün kalbi ile seviyordu. Susan gözlerini kaybedince, Mark karısının içine düştüğü umutsuzluğu hemen fark etmişti. Ona yeniden güç kazanması, kaybettiği kendine güvene yeniden sahip olması için yardım etmeliydi. Susan gene kendi kendine yeterli olduğuna inanmalı, kimseye bağımlı olmadan yaşayabilmeliydi. Sonunda Susan’ı işine dönmeye ikna etti. Peki, ama evden işe nasıl gidecekti? Genelde otobüsle giderdi. Ama şimdi koca kenti bir uçtan ötekine tek başın...