Ailede Çocuğa Din Eğitimi Verilmesi
Ailede
Çocuğa Din Eğitimi Verilmesi
Süleyman Gülek
Çocuk için bedenî ve ruhî her açıdan en
mükemmel yetişme ortamı ailedir. Çocuk bakımı ve çocuk eğitimine dair kurulan
çocuk yuvaları ve benzeri müesseselerin ne kadar iyi olursa olsun, her şeyiyle
ailenin yerini tutamayacağı açıktır. Çocuğun hayatının en önemli dönemini kendileriyle
beraber geçirdiği aile, çocuğun genel eğitiminde olduğu gibi din eğitiminde de
en önemli fonksiyonu icra eden unsurdur. Çocuğun iç çevresini oluşturan inanma
yeteneği onu saran dış çevre tarafından özenle eğitildiği nispetle bilinçli
düşünme ve davranış şeklini alabilir. İslâm da dine yönelme
istidadı olarak kabul edilen fıtrat, çok özel bir kabiliyet
olarak insana verilmiştir. Fıtratın iyi ve doğru şeklinin muhafazası ve devamı
ise sosyal bir varlık olan insanın yetiştiği muhit ile doğrudan alâkalıdır.
Bu gerçeği dile getiren bir hadiste
şöyle denilmiştir: “Her çocuğu, annesi fıtrat üzere dünyaya getirir.
Onun bu hali, konuşma çağına kadar devam eder. Sonra ebeveyni onu hıristiyan,
yahudi, ateşperest veya müşrik yapar. Eğer anne-babası Müslüman iseler çocuk da
Müslüman olur.”[1]Hadisin muhtevasından, öncelikle insanların
yaratılışları itibarıyla iyilik ve doğrulukta bulunmaya elverişli ve temiz
oldukları anlaşılmaktadır. Dikkat edilmesi gereken ikinci husus ise; eğitilmesi
mümkün olan insanın dinî eğitiminde en etkin faktörün aile olduğudur.
Çocukların dini severek ve isteyerek öğrenmelerini sağlamak için özel bir çaba,
metot ve sabır gerekmektedir. Ailenin, çocuğa ilk dinî bilgilerin verildiği
kurum olmasının yanında, çocuk açısından hem ruhsal, hem eğitimsel hem de
sosyal yönlerden oldukça önem taşıdığı bilinen bir gerçektir. Çocuğa din
eğitiminin verilmesinde ailenin rolü de o nispette büyüktür. Aile çocuğun
bakımı, korunması ve genel anlamda eğitim-öğretiminden sorumlu olduğu gibi, ona
sağlam, yeterli ve tutarlı bir din eğitimi vermesiyle de yükümlüdür.
Çocuklarımızı daha küçük yaşlardan
itibaren ibadetlere alıştırmalı, zihinlerine ve kalplerine Allah ve peygamber
sevgisini yerleştirmeliyiz. Onları her türlü kötü alışkanlıktan, zararlı fikir
ve akımlardan korumalı ve kollamalıyız... Yüce Rabbimiz
Kur an-ı Kerim inde; Ey iman edenler Kendinizi ve ailenizi,
yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun (Tahrim 66/6)
buyurmaktadır Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem de; Hepiniz sorumluluk
taşımaktasınız ve sorumluluğunuz altındakilerden
mesulsünüz [2] buyurmaktadır. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz;
"Çocuğun babası üzerindeki hakkı güzel bir isim vermesi ve
terbiyesini (eğitimini) güzel yapmasıdır." [3] buyurmaktadır.
Dolayısıyla çocuğun, ailesine, cemiyetine faydalı bir şekilde yetişmesi,
ihtiyaç duyduğu bütün insanî ve ahlâkî faziletleri, sosyal kural ve toplumun
davranışları, dinî inanç ve değerleri öğrenmesi ve yaşaması, ruhî ve bedenî
bakımdan sağlıklı, bilgili ve yetenekli olabilmesi için ana-babanın bütün
imkânları kullanarak gayret sarf etmeleri gerekir.
Çocuğun Yaşına Göre, Verilecek Dinî
Eğitim Nasıl Olmalı?
Çocukların dinî eğitiminde her yaşın
ayrı bir önemi vardır. Sağlıklı bir din eğitimi verebilmek için her
anne-babanın yakın ve uzak plan olmak üzere belirli hedefleri olmalıdır. Bu
çerçevede okul öncesi dönem sevdirme ve benimsetme, yedi yaş ve sonrasından
ergenlik dönemine kadar süreç ise ibadetlere alıştırma süreci olarak
değerlendirilmelidir. İki yaşındaki çocukların dönemi, özellikle dil bakımından
büyük gelişmelerin yaşandığı dönemdir. Bu yaşta çocuk sosyal açıdan kendisi
dışında, ama kendisini ilgilendiren dış dünya ile ilgili konulara ilgi
göstermeye başlar. Bu yaşta çocuklara dinî hikâyeler okumak ve dinletmek,
Kur'ân-ı Kerim ve güzel sözler dinlemesini sağlamak yaşına uygun bir uygulama
olacaktır. Bu yaşta lâ ilâhe illâllah yani kelime-i
tevhidi çocuklara ezberletebiliriz. [4] Çünkü Hz. Peygamber
(s.a.v.): Çocuklarınıza ilk öğreteceğiniz kelime Lâ ilâhe
illâllah olsun buyurmuştur.[5] Çocuğa, İslâm ın tevhid
inancını; kelime-i tevhid ve kelime-i şehâdet i öğretmenin
yanında, iman edilmesi gereken
konuları belirleyen Âmentü yü ve
islâm ın şartlarını ezberletme müslümanlar arasında
yerleşmiş güzel bir örnektir. Çocuk konuşmaya
başladığı andan itibaren Allah ve Hz Peygamber in
ismi öğretilmeli, Allah ve Peygamber sevgisi de verilmelidir. Daha sonraki
yıllarda dinin inanç, ibadet ve ahlâk boyutu çocuğu sıkmadan, onun yaşına,
psikolojisine uygun bir şekilde anlatılmalı ve öğretilmelidir.
a) İlk Çocukluk Dönemi 2-6
"Okul öncesi dönem" olarak da
adlandırılabilecek 2-6 yaşları arasındaki devrede çocuğun psikolojik yapısı
dikkate alınarak ona verilecek din eğitiminde daha ziyade çocuğun duygularına
ve gönlüne hitap edilmeli, el becerileri ve oyun faaliyetlerine dinî unsurlar
katılmalıdır. [6] İşte, ilk çocukluk döneminde çocuğa verilecek oyuncaklarda
dinî yaşantıyı temsil edecek, hatırlatacak ve bazı kavramları sembolize
edebilecek özellikler bulunmasına dikkat edilmelidir. Sözgelimi, ona hediye
edilecek namaz örtüsü, tesbih ve takke gibi eşyalar, içinde cami resimleri
bulunan boyama kitapları vs. bir taraftan da dinî dünyaya adım atmasını
sağlayacaktır. Duâ, okul öncesi çocuğun eğitiminde önemli bir yer tutar.
Çocuklara çok yavaş olarak küçük dualar, şükür cümleleri ve ilâhiler
öğretilmelidir. Ezberletilen bu duâlar, onların Allah'a yaklaşmalarını
sağlayacaktır.
b) Son Çocukluk Dönemi 7-12
Bu dönemde dinî eğitimle ilgili en ciddî
uyarı Hz. Peygamber Efendimizden gelmektedir. Hz. Peygamber (s.a.v.):
"Çocuklarınız yedi yaşına geldiğinde, onlara namaz kılmayı
öğretiniz"[7] demektedir. Hz. Peygamber bu hadisinde, yedi yaşının öğrenme
dönemi olduğunu, çocuğun artık dinî ibadetleri bilmesi ve yapması gerektiğini
ifade etmektedir. O halde yedi yaşından itibaren namaz gibi İslâm dininin en
önemli ibadetinin nasıl yapılacağı, sureleri, duaları ve kılınış şekliyle
çocuklara öğretilmeli ve çocuktan bu ibadeti yerine getirmesi beklenmeli ve
istenmelidir. Ancak burada önemli olan bir husus unutulmamalıdır. Son çocukluk
devresinde de olsa çocuk yine "çocuk"tur. Çocuksu duyguların etkisi
davranışlarına yansıyabilir. O nedenle çocuklara gerek ibadetlerle ilgili
bilgilerin öğretimi, gerekse ibadetlerin yerine getirilmesi konusunda, İslâm'ın
temel prensiplerini teşkil eden müsamaha, hoşgörü, sabır, sevgi ve şefkatle
davranmalıdır. Böylece, çocuğun kalbi kazanılmalı, duygularına hitap
edilmelidir. Zaman zaman teşvik ve takdir edilmeli, gururu okşanmalı, bazen
maddî mükâfatlarla ödüllendirilmelidir. Çocuğun namazı zorla değil, isteyerek
kılması için alt yapıyı ebeveyni hazırlamak zorundadır. Unutulmamalıdır ki,
sağlam bir ibadet eğitimi, ileride ortaya çıkması muhtemel olan şüphe döneminin
daha kolay atlatılmasına yardımcı olur.
Ailenin Dinî Konularda Çocuğa Örnek
Olması
Her çocuğun gelişim safhaları arasında
teknik olarak bir kayıt ve taklit dönemi vardır. Ne duyarsa onu söyler;
ne görürse, onu yapar.[8] Çocuk eğitiminde de örnek hareketlerin son
derece önemli yeri vardır. Çocuk kendisine öğretilen, tavsiye
edilen davranışların bir örneğini yakın çevresinde, özellikle ailesinde görmek
ister. Bu, onun için bir öğrenme kolaylığı olduğu gibi, ikna ve tatmin olması
için de bir ihtiyaçtır. [9]
Bir çocuk için aile ortamı hayat prensiplerinin
kazanıldığı bir yerdir. Bütün karakter özellikleri burada oluşacak, olumlu veya
olumsuz davranışları aile ortamında kazanacaktır. Anne-baba ve diğer aile
büyüklerinin hâl ve hareketleri, bir çocuk için birer davranış örneklerini
oluşturmaktadır. Anne-baba, çocuğunun nasıl olmasını istiyorsa ve ondan neler
bekliyorsa, öyle yaşamak ve davranmak zorundadır. Anne-babanın olumlu
davranışları, söz ve ikazlarından daha etkilidir! Bu noktada anne-babanın
çocuğa söylediği hususları kendilerinin yerine getirmesi de son derece
önemidir. Başka bir ifadeyle çocuklar, anne ve babalarının davranışlarını,
karbon kâğıdı gibi aynen kopya ederler. Korku ve kaygılarını da, coşku ve
olumlu huylarını da... Dolayısıyla çocuğa öğüt vermek yerine, davranışlarınızla
örnek olun. Çocuklar modelden taklit yoluyla öğrenirler. Onlar için
"eylem," "söz"den çok daha etkilidir. Çocuk duyduğunu
değil, gördüğünü öğrenir ve uygular. [10]
Çünkü çocuk için ilk model, anne ve
babadır; çocuklar, ilk önce onlarınhal ve hareketlerini taklit ederler. Bunu
çok iyi bilen bilinçli aileler, küçük yaştan itibaren çocuklarına, hayatın
prensiplerini, uyulması gereken kuralları ve olumlu davranışları kazandırmaya
çalışırlar. Ve çocuklarına bu konuda örnek olurlar. [11]
Kur ân-ı Kerim deki âyetler, anne-babalara,
dinî prensipleri bizzat yaşayarak örnek olmalarını emretmektedir. Konuyla
ilgili âyetler, kişinin, söylediklerini önce bizzat kendisinin uygulaması
gerektiğine vurgu yapmaktadır: Ey mü minler! Neden söylediklerinizle
yaptıklarınız birbirine uymuyor? Yapmadığınız şeyi söylemeniz Allah
nazarında en hoşlanılmayan şeydir. (Saff, 61/2-3) (Size gönderilen)
Kitabı okuyup dururken, kendinizi unutur da iyilikleri başkalarına mı emredersiniz? (Bakara,
2/44) buyruluyor. Dolayısıyla çocuk, anne-babasının yaptığına bakarak ne
yapacağını öğrenir.
Büyüklerin her işe
bismillah diyerek başlamasını, namaz kılışını, Kur ân okuyuşunu,
camiye gidişini izleyen çocuklar, onlar gibi davranmak isterler. Annenin,
büyükannenin yanında namaz kılmak, baba ile, büyükbaba ile Cuma veya bayram
namazlarına gitmek, bayram günlerinde dostlarını, akrabalarını ziyaret etmek
çocukların zevkle katıldıkları faaliyetlerdir. Yetişkinlerle beraber olmak,
dinî yaşayışı tanıyıp öğrenmede ve alışkanlık kazanmada önemli etkenlerdendir.
Taklit ve alışkanlık halinde kişinin hayatında yer eden dinî pratikler zamanla
irade düzeyine yükselecek ve iradeyi harekete geçirecektir. Çocuk, büyüklerin
davranışlarını model aldıkça neyi, neden dolayı yaptığını kavramaya
başlayacaktır. Bu sebeple çocuklar bizim söylediklerimizi değil, yaptıklarımızı
yaparlar. Çocuklarımızın olumlu davranış özelliklerini geliştirmelerini
istiyorsak, onlara doğru model olmak yeterlidir.
Dipnot
[1]. Buhârî, Cenaiz 79; Müslim, Kader
22-23
[2]. Riyazu s-Salihin, Ter. c. 2.
Hds. 656
[3]. İbrahim Canan, Hadis Ansiklopedisi,
c. 7. s. 363
[4]. Süleyman Karacelil, Çocuğuma Dinimi
Öğretiyorum, Timaş Yay, İst, 2007, s. 67
[5]. Bkz. İbnu l-Kayyım,
Tuhvet ul-Mevdüd, s. 158
[6]. Mehmet Emin Ay, Çocuklarımıza Allah ı Nasıl
Anlatalım, s. 37
[7]. Ebu Dâvud, Salât 25
[8]. Hüseyin Ağca, Ailede Eğitim, s. 62
[9]. Abdurrahman Dodurgalı, Ailede
Çocuğun Din Eğitimi, İFAV Yay., İst. 1996, s. 93
[10]. Haluk Yavuzer, Çocuk Eğitimi El
Kitabı, s. 101
[11]. Kemaletttin Erdil, Aile Okulu, TDV Yay., Ank. 1991, s. 48
Comments
Post a Comment