Kudüs İşte Böyle Kurtulur!
Kudüs yalnız Filistinliler’in değil, bütün İslâm dünyasının
Ümmet-i Muhammed’in ilk kıblesidir. Kudüs, Bütün Müslümanlar’ın baş kenti ve Ribad’ıdır. Dünyanın en stratejik noktasında askerî amaçlı müstahkem
alanında yer almaktadır.
Mekke Allah Teâlâ’nın haremidir, Medine Rasûlullah Sallallahü
Aleyhi Vesellem’in haremidir, Kudüs Mü’minler’in haremidir,
Filistinli kardeşlerimiz şu an bütün Müslümanlar adına orada
nöbet tutuyor, cihad ediyor, şehit oluyorlar. Yüceler
yücesi Rabbimiz buyuruyor ki: “Bir gece, kendisine bazı âyetlerimizi
gösterelim diye kulunu Mescid-i Harâm’dan çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i
Aksâ’ya götüren Allah eksikliklerden münezzehtir. O, gerçekten her şeyi
işitmekte ve görmektedir.” (İsrâ Sûresi, 1)
Şu an dünyanın süper gücü ABD’dir. ABD’yi Yahudiler yönetiyor.
Bir de ABD, “İsrail bizim adımıza Ortadoğu’da çarpışıyor, biz de
Müslümanlar’ı kolayca sömürüyoruz!” gayesiyle İsrail’i şımartıyor.
01- Müslümanlar, “Başımı
veririm, imanımı vermem!” derecesinde kâmil imana sahip olacaklar.
İslâmiyet’i doğru kaynaklardan tam öğrenip eksiksiz ihlâs, takva ve ihsan
şuuruyla yaşayacaklar. “İslâmiyet, yaşam biçimi” olacak. Bir
Müslüman camide neyse dışarıda da o olmalıdır; “Camide “Allah dostu”, “Cami
dışında şeytan dostu” olamaz.
02- Kudüs’ün kurtulması için
din alimleri, fen, siyaset ve askeri alimler ortak bir platform kurup gerçekçi
bir plan yapmalılar.
03- Sadece namaz kılmakla,
oruç tutmakla, Müslüman olunmaz. Müslümanlar; bütün bilim ve teknoloji
dallarında, eğitimde, ekonomide, siyasette askeriyede, sanayi ve ticarette…”
dünyada lider olacaklar. Düşmanla en iyi mücadele ondan daha güçlü olmaktır.
04- Müslümanlar; önce tembellik
ve cehaleti yenecekler, İslâmiyet’i bütün yönleriyle doğru kaynaklardan, doğru
öğrenecekler yaşayacaklar ve hakiki Müslüman olmaya çalışacaklar.
05- Müslümanlar’ın amacı:
a) İslâm dinini doğru
kaynaklardan, doğru öğrenip; ihlâs, takva, ve ihsan makamında yaşayıp,
yaşatmak… (Çünkü dini kendi işkembesine göre yorumlayan, dinde reform yapmak
isteyenler; dini değiştirip yok etmek isteyen masonlar da din kitabı yazıyor.
b) Allah’ü Teâlâ’nın
rızasını kazanmak;
c) İslâmiyet’in nurlarını
yeryüzünün her noktasında her ferde yaymak;
d) Saadeti Ebediye’yi,
yani; Cennet’i elde etmek; Cennet’te Cemalullah’ı görmek… Şuur ve bilincinde
olacaklar.
06- Yapılacak İşler:
a) Müslümanlar
“Ümmet-i Muhammed” çatısı altında birleşip; “Dünya İslâm
Birliğini” kuracaklar; Dünyanın süper gücü olabilmek için var
güçleriyle çalışacaklar.
b) Hristiyanlar’ın
Papa’sı var, Yahudiler’in Hahamlar’ı, Hahambaşıları var, Müslümanlar başsız.
Müslümanlar da halifelerini seçecekler.
c) ‘İslâmi
Birleşmiş Milletler’i, ‘İslâmi
Şura’yı, Na‘İslâm Ordusu’nu, ‘İslâm’i Banka’yı, İslâm
‘Ortak Pazarı’nı, ‘İslâm Ortak Parası’nı… Siyasi, askeri ve ekonomik
tüm İslâmi altyapı kurumlarını oluşturup faaliyete geçirecekler;
d) Finansal okur yazarlık,
bilgi ve becerilerini öğrenecekler. Sermaye
- bankacılık; sanayi – üretim; ithalat-ihracat ve ticarette lider olup; para,
döviz ve altın kaynaklarını kontrollerinde tutacaklar. Çünkü para olmadan,
bozuk ekonomi ile hiçbir şey olmuyor. Unutulmasın parayı kontrol eden
her şeyi kontrol eder.
e)
Müslümanlar paralarını batı
bankalarından çekip kendi milli bankalarına yatıracaklar. Ekonominin bütün
altyapı kurumlarını oluşturacaklar. Yerli üretim ve tüketime ağırlık verip; her
alanda kendi kendilerine yeterli olacaklar…
f)
Askeri alanda çok güçlü
olacaklar, dünyanın en gelişmiş füze ve savaş ve savunma sistemlerini kendileri
üretecek. Askeri kadronun en altından üstüne kadar dindar ve İslâmiyet’i
içselleştirmiş bir kadro olacak. Osmanlı’da bir paşa aynı zamanda müftü idi.
07- Bir belgesel filim
izledim. Bir aslan tek başına onlarca bizondan oluşan sürüye saldırdı. Hepsi
kaçtılar. Aslan bir bizonu yakalayıp parçaladı. Kaçan bizonlar yakalanan bizona
dönüp yardım etseydi aslanı bin parçaya bölerdi. İslâm ülkeleri de bizon
sürüsüne benziyor. Siyonist İsrail de onları tek tek yok
ediyor. Önce Filistin ve Lübnan… Sonra sıra…Mısır, Ürdün, Arabistan, Türkiye…
Ve diğer İslâm ülkelerine gelecek… 60’a yakın Müslüman ülkede 1,5 - 2 milyon
Müslüman yaşıyor. Teker teker hepsi yok edilecek… Müslüman ülkeler birleşip
beraberce İsrail’e saldırsalar Siyonist İsrail’i haritadan silerler. Siyonist -
Haçlı güçlerini yenerler, Kudüs ve diğer esir İslâm yurtlarını da kurtarırlar.
08- Müslümanlar Asr-ı
Saadet’teki gibi İslâmiyet’i tam yaşamaya çalışacak, kâfirlere benzemekten
kaçınacaklar.
09- İslâmiyet’in, Kelime-i
Şehadet, Namaz, Oruç, Zekât, Hac olan beş şartından başka şartları da var…
a) Cihad etmek,
b) İlim öğrenmek, öğrendiği
ilimle amel etmek,
c) İhlâslı olmak,
d) Helâl yemek,
e) İsraftan kaçınmak,
f) Kul hakkı yemekten
sakınmak,
g) İyiliği emretmek,
kötülükten sakındırmak,
h) Tembellik etmemek, çok
çalışmak,
i) İslâmiyet’i Tebliğ
etmek,
j) Fen bilimlerini de
öğrenmek (Farzı kifaye)
k) Çocukları çağın bilim bilgi
ve teknolojik donanımı ile donatarak İslâm ahlâk ve faziletiyle, yetiştirmek,
l) Yüce Kur’an-ı Kerim’de
daha pek çok emirler ve yasaklar var…
10- En büyük stratejik güç
bilgidir. Müslümanlar son nefese kadar ilim öğrenecekler. İlim ayetleri pek
çoktur. Rabbimiz buyuruyor: “De ki; Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?”
(Zümer Sûresi 9), Efendimiz Aleyhisselâm buyuruyor ki: “İlim öğrenmek her
Müslümana farzdır.” (İbn Mace, Mukaddime, 17)
11- İslâm’da cihad farzdır
ve İslâmiyet’i ayakta tutan güç Cihad’dır. Müslümanlar son nefesine kadar cihad
edecekler. Allah’ü Teâlâ pek çok ayeti kerimede Cihad’ı emrediyor.
a)
“Allah’a ve Peygamberine iman
edip mallarınızla, canlarınızla Allah yolunda mücahede edersiniz. Bu sizin için
çok hayırlıdır; eğer bilirseniz.” (Saf Sûresi, 11)
b)
"Hoşunuza gitmese de
düşmanla savaşmak üzerinize farz kılındı." (Bakara Sûresi, 216).
c)
"Herhangi bir fitne kalmayıncaya
ve din yalnız Allah’ın oluncaya kadar onlarla çarpışın" (Bakara Sûresi, 193)
d)
"Allah’a ve ahiret gününe
inanmayan kişilerle savaşınız" (Tevbe Sûresi, 29);
e)
"Sizinle toptan
savaştıkları gibi siz de müşriklerle savaşınız." (Tevbe Sûresi, 36)
f)
Peygamber Aleyhisselâm da "Cihad
kıyamete kadar devam edecek bir farzdır" (Ebû Davûd, el-Cihad,
33)
g)
"Hudut ve İslâm diyarının
muhafazası için bir gün, bir gece nöbet beklemek, bir ay (nafile olarak) gündüz
oruç tutup gece namaz kılmaktan daha hayırlıdır." (Müslim, İmâre,163;
Tirmizî, Cihad 2) buyurmuştur.
h)
Hazreti Ebubekir Radıyallahu Anh halife seçildiği
zaman şöyle bir uyarıda bulunuyor: “Bir millet, Allah’ü Teâlâ, yolunda
cihadı terk edecek olursa Allah’ü Teâlâ, o kavmi zillete düşürür.”
i)
Müslüman gençler çok okuyacak, araştıracak, çok
çalışacak, kendilerini gelecek çağa göre yetiştirecekler… Cihad edip dünyanın
en uç köşesinde; İslâmi tebliğin ulaşmadığı bir fert; İslâmi nurların
aydınlatmadığı bir yer bırakmayacak.
12- Müslümanlar: Allah’ü
Teâlâ için sevecek, Allah’ü Teâlâ için buğz edecekler. Allah’ü Teâlâ’nın
dostlarına dost; düşmanlarına düşman olacaklar.
a) Allah’ü
Teâlâ buyuruyor: “İnananlar, Yahudileri ve Hristiyanları dost
edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudur. Sizden kim onlarla dost olursa
onlardan sayılır. ALLAH zalim toplumu doğru yola iletmez.” (Mâide
Sûresi, 51)
b) Rasûlüllah Sallallahü Aleyhi Vesellem:
“İmanın en sağlam temeli ve en kuvvetli alâmeti, hubb-i fillah, buğd-i fillah!” Buyuruyor.
(Ebu Davud)
c) Müslümanlar
üzerlerindeki aşağılık duygusu ve korkuyu yenecekler. Rabbimiz buyuruyor: “Yoksa
onlardan korkuyor musunuz? Eğer (gerçek) müminler iseniz, bilin ki, Allah,
kendisinden korkmanıza daha lâyıktır.” (Tevbe Sûresi, 13) “Gevşemeyin,
hüzünlenmeyin. Eğer (gerçekten) iman etmiş kimseler iseniz üstün olan
sizlersiniz.” (Âl-i İmrân Sûresi, 139) “Bir kişi hakiki imanı
elde ederse dünyaya meydan okuyabilir.” Çünkü Allah’ü Teâlâ’nın
yardımı onunladır.
13- Müslümanlar: Batının kokuşmuş pis
değerlerini atıp; kendi İslâmi değerlerine dönecekler. Bir örnek vermek gerekirse:
Müslüman düğünleri kadın erkek karışık, danslı içkili salonlarda değil, kadın
erkek ayrı; Kur’an-ı Kerimli, mevlidli sohbetli, salonlarda yapılacak. Kızlar
dekolte gelinlikle değil kırmızı duvakla gelin olacaklar.
a) Çağın modasına göre
değil Allah’ü Teâlâ’nın emrettiği gibi yaşayacaklar.
b) Gayri Müslimlerin
müstehcenliğini, dansını, balesini… Değil; bilim ve tekniğini alacaklar.
c) İslâmi değerleri
toparlayıp, yeniden maneviyatın yüksek zirvesine çıkacaklar. Rabbimiz
buyuruyor: “Dinlerinde tefrikaya düşüp, gruplaşan ve her grup da kendi
inançlarını beğenip sevinen müşriklerden olmayın!” (Rum Sûresi, 32)
d) Müslümanlar çok tefekkür
edip Kudüs’ü neden kaybettiklerini araştırıp, nasıl kurtaracaklarını
öğrenecekler. Yüce Rabbimiz buyurdular ki:
e) “Şayet Allah size yardım
ederse sizi yenecek hiç kimse yoktur. Sizi yardımsız bırakacak olursa (Allah’a
rağmen) size yardım edecek kim vardır? Müminler yalnızca Allah’a tevekkül
etsinler.” (Âl-i İmran Sûresi 160)
f) Efendimiz Sallallahü
Aleyhi Vesellem buyurdular ki: “Bir saat tefekkür
altmış yıl ibadetten hayırlıdır.” (Aliyyu’l-Kârî, Esrâru’l-Merfû‘a, 175; Aclûnî, 1/310)
14- Müslümanlar bütün
alanlarda bilim kurulları kurup; araştırma yapacak, Kudüs’ü neden ve nasıl
kaybettiklerini; tekrar nasıl kurtaracaklarını öğrenecekler. Yüce Rabbimiz
buyuruyor: “O akıl sahipleri, ayakta dururken, otururken ve yanları
üzerine yatarken daima Allah’ı zikrederler; göklerin ve yerin yaratılışını
tefekkür ederler ve: ‘Rabbimiz! Sen bunları boşuna yaratmadın. Sen bütün eksik
sıfatlardan uzaksın. Bizi Cehennem azabından koru!’ derler!”. (Âl-i
İmrân Sûresi, 191)
15- Müslüman Devletler birbirleriyle
savaş değil dayanışma içinde olacaklar. Rabbimizin Kur’an-ı Kerim’de buyurduğu kardeşlik
ruhu içinde yardımlaşacaklar. Kâfirleri dost edinmeyecekler. Zekât ve
sadakanın önemini anlayıp, paylaşmayı sevecekler.
a)
“Allah’a ve Rasûlüne iman edin
ve sizi üzerinde tasarrufa yetkili kıldığı maldan, (Allah yolunda) harcayın.
İçinizden iman edip de (Allah yolunda) harcayanlar var ya; onlar için büyük bir
mükâfat vardır.”(Hadid Sûresi, 7)
b)
“Onlar ki, mallarını gece,
gündüz; gizli ve açık infak ederler. Artık bunların ecirleri Rableri
Katındadır, onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır.” (Bakara 274)
c)
“Sevdiğiniz şeylerden infak
edinceye kadar asla iyiliğe eremezsiniz. Her ne infak ederseniz, şüphesiz Allah
onu bilir.” (Al-i İmran 92)
16- Müslümanlar her tedbiri
aldıktan sonra Allah’ü Teâlâ’ya güvenip tevekkül edecekler. Muğîre b. Ebû Kurre
es-Sedûsî’nin işittiğine göre, Enes b. Mâlik Radıyallahu Anh şöyle
anlatıyor: “Bir adam: ‘Ey Allah’ın Rasûlü! Devemi bağlayıp da mı
Allah’a tevekkül edeyim, yoksa bağlamadan mı tevekkül edeyim?’ diye sordu. Rasûlullah
(sallallahu aleyhi ve sellem), ‘Önce onu bağla, sonra Allah’a tevekkül et!’
buyurdu.” (Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 60) İmam-ı Gazali Rahmetullahi Aleyh
şöyle der: “Her işinde Allah’ü Teâlâ’ya güven ki başarıya ulaşasın.”
17- Müslümanlar örgütlenip
teşkilatlanacaklar; vizyonları, misyonları, hedefleri ve stratejik planları
olacak. Bu hedefleri gerçekleştirmek için yılmadan yorulmadan çalışacaklar.
Hedefe kilitlenmeyen bir roket, hedefi vuramaz. Hz. Ömer Radiyallahü Anh şöyle
der: “Sakın oturduğunuz yerde, ‘Allah’ım, rızkımı ver!’ deyip durmayın.
Biliyorsunuz ki gökten ne altın yağar ne de gümüş!” buyurmuştur.
18- Müslüman ülke halkları
ırkçılık hastalığından kurtulacak. Irkçılık İslam kardeşliğini ortadan
kaldırıyor. Müslüman ülke halkları düşmana odaklanmak yerine birbirlerine
düşman oluyor.
Allah’ü Teâlâ buyuruyor: "Ey insanlar! Sizi bir erkekle bir
kadından yarattık. Hem de sizi şubeler ve kabilelere ayırdık ki, birbirinizi
tanıyasınız. Şüphesiz ki, Allah katında en şerefliniz, takvaca en ileride
olanınızdır." (Hucurât Sûresi, 13) “Müminler ancak
kardeştir!” buyuruluyor. (Hucurât Sûresi, 10)
Irkçılıkta kibir vardır. Kibir ise Allah’ü Teâlâ’nın nefret ettiği büyük
günahtır. Sevgili Peygamberimiz Muhammed Aleyhisselâm buyuruyor ki: “Kalbinde
zerre kadar kibir olan Cennet’e girmez.” (Müslim, İman 147; Ebu Davud,
Edeb 29, (4091); Tirmizî, Birr 61) Tarihten yine bir örnek verelim: Trabzon
seferi sorasında af dileyen Uzun Hasan; annesi Sara Hatun'u Fatih'e elçi olarak
gönderir.
Trabzon'un zorlu arazilerinde seyrederken Fatih ve Sara Hatun arasında
geçen bir diyalog şu şekildedir:
"- Hey oğul! Bir Trabzon için bunca zahmetler çekmek nedir?" diye sorunca,
Fatih Rahmetullahi Aleyh:
"- Ana bu zahmetler Trabzon için değildir. Bu zahmetler İslâm dini
yolunadır ki ahirette Allah'ü Teâlâ’nın karşısına çıkınca utanmayalım diyedir.
Zira bizim elimizde İslâm kılıcı vardır. Eğer biz bu zahmete katlanmazsak bize
gazi demek yalan olur."
19- Müslüman ülkeler
materyalist ezberci eğitim sisteminden milli, manevi ve bilimsel eğitim
sistemine geçecek. Çocuklarını hiçbir fedakârlıktan kaçınmadan yeteneklerinin
son sınırına kadar okutup; bugünkü çağa göre değil, onların yaşayacağı gelecek
çağa göre donatılacaklar. Deney ve gözleme dayalı; okuyan araştıran, üreten ve paylaşan “Allah’ü
Teâlâ’nın rızasından başka hiçbir isteği olmayan!” nesiller
yetiştirecekler.
20- Müslüman ülkeler yüksek
zekâlı ve yüksek yetenekli çocukları tespit edip “Üstün zekâlı
çocuklardan bir yetenek havuzu” oluşturacak. O çocuklar özel eğitim ve
öğretim veren okullar açacaklar. Bütün çocuklar yeteneklerinin son sınırına
kadar eğitilerek yetiştirilecekler. İleride devlet işleri ve işletmelerin
başına onlar geçecek.
21- Müslümanlar:
a) İlkokuldan, üniversiteye
kadar maddi ve manevi her alanda donanımlı okullar açacaklar. Her alanda, kalplerinde
Allah Teâlâ korkusu olan geçler yetiştirecekler.
b) İğne fabrikasından uçak
fabrikasına kadar en küçüğünden en büyüğüne kadar her alanda üretim yapacaklar
dünya kalitesinde mallar üretecekler.
c) Bilim ve teknolojinin
bütün dallarında dünya lideri olacaklar,
d) Ekip çalışması yapabilecek
ve organize olabilecekler,
e) Ben duygusunu yenmiş,
biz diyebilen
f) Dünyanın en iyi
siyasetini (İngiltere’den daha iyi siyaset) yapacaklar,
g) Siyonist ve Haçlıların
doğulu batılı her türlü düşmanın tuzak ve entrikalarını öğrenip; önleyici
tedbir alacaklar,
h) ABD'den daha iyi füze
yapacaklar, nükleer santral kurup nükleer silahlar üretecekler,
i) Almanya'dan iyi otomobil
ve makineler yapacaklar,
j) Japonya'dan iyi
elektronik eşya üretecekler,
k) Tüketim toplumundan,
üretim toplumuna geçecekler.
22- Müslüman ülkeler, kültürel
alanda; TV, İnternet, görsel ve sosyal medyayı; radyo, sinema, tiyatro… Her
türlü görsel, yazlı ve sosyal medyayı en iyi kullanacak ve kontrol altında
tutacaklar. Kendi ülkelerinde ve dünyada soykırımcı Siyonist İsrail aleyhinde
kamuoyu oluşturacaklar.
23- Müslüman yöneticilerin
davası “İlây-ı Kelimatullah” olacak. Nitekim Osmanlı
İmparatorluğu’nun kurucusu Osman Gazi, oğlu Orhan Gâziʼye ve onun şahsında
istikbâlin bütün devlet adamlarına yaptığı nasihatler de: “Oğul! Bil ki
bizim mesleğimiz, Allah’ü Teâlâ yoludur ve maksadımız da O’nun dînini yaymak
(hidâyetlere vesîle olmak)tır. Bizim dâvâmız, kuru bir kavga ve cihangirlik
dâvâsı değil, “İlâ-yı kelimetullah”tır, yani Allah’ü Teâlâ’nın dînini
yüceltmektir.”. Diyordu. Bu hedef sayesinde küçücük
bir beylik kısa sürede Cihan İmparatorluğu olmuştur.
24- Devlet ve özel sektör
her alanda iş birliği yapacak. Bilimsel ve teknoloji alanında yeni projeler
geliştirenlere; yeni buluş yapanlara, kaliteli üretim yapanlara; teşvik edici
ve maddi değeri yüksek ödüller verilecek,
25- Dolandırıcılık, yalan,
hile gibi haksızlık yapanların cezaları çok ağır olacak. Kimse kimseye yanlış
yapamayacak. Hz. Ömer Radiyallahü Anh zamanındaki gibi “Kurtla kuzu yan
yana yayılacak. Kurt kuzuya, kuzu da kurda dokunamayacak!” güçlü bir
güvenlik sistemi kurulacak.
26- Yahudi mallarını boykot
edelim; daha kalitelisini, daha ucuza biz üretelim hem de tüm dünyaya
pazarlayalım. Unutmayalım, “Düşmana giden bir kuruş Müslümana bin
kurşun olarak geri döner!”
27- “Kahrolsun İsrail”, türü slogan atmakla; “İsrail
askerlerine taş atıp, kurşun yemekle…” Kudüs kurtulmaz. “Hamasi
nutuklar atmakla, düşman ülke bayraklarını ve kukla düşman liderlerin
maketlerini yakmakla…” da Kudüs kurtulmaz. İslâm ülkeleri; gelişip,
kalkınmadan; dünyanın süper gücü olmadan Kudüs asla kurtulmaz.
28- Müslüman
ülkelerde: “Adalet sistemi” çok iyi çalışacak. Rüşvet, torpil,
akrabalık ve kayırmacılık asla olmayacak. Bir ülke yönetiminde yolsuzluklar
olduğu zaman devletin bütün işleri aksıyor.
29- Kadroların
dağıtımında, “zekâ, liyakat, yetenek ve bilgi” birinci derece
öncelik olacak. Allah’ü Teâlâ buyuruyor: “Şüphesiz Allah,
adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayâsızlığı, fenalık
ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.” (Nahl
Sûresi, 90) Peygamber Efendimiz Aleyhisselâm buyuruyor: “Yönettikleri
insanlara, ailelerine ve sorumlu oldukları kişilere karşı adaletli davrananlar,
Allah katında, Rahman’ın yanında nurdan minberler üzerinde ağırlanacaklardır.” (Nesai,
Adabul-kudat, 1)
Tarihten bir örnek verelim: Fatih’in İstanbul’u kuşattığı sırada, bazı
Bizans ileri gelenleri ve din adamları, Katolik ve Ortodoks kiliselerin
birleştirilmesini, teklif etmeleri üzerine; Bizanslı Grandük Notoras, “Başımızda
kardinal külahı görmektense, Osmanlı sarığı görmeyi arzu ederiz.” diyerek,
itiraz etmişti...
Müslüman ülke yönetimlerinde: İman gücü yüksek, özgür iradeli, liyakatli,
bilgili, zekâlı karizmatik, yüksek zekâlı,
yetenekli, vatansever; kendisini her alanda iyi yetiştirmiş, sivil toplum enerjisini harekete geçirebilen, Allah Teâlâ’nın rızasına ve Müslümanlar’ın
hizmetine kendini adamış; devletin bekası için kendi yakınlarının ve
taraftarlarının bile aleyhinde kararlar alabilen yöneticiler olacak. Bu iş babadan oğula geçen sistemle olmaz.
·
Allah’ü Teâlâ: “Ey iman edenler! İnsanlar
arasında adâlet edin ve emaneti, işi ehline (uzmanına, lâyık olana) verin.” (Nisâ
Sûresi, 58.) buyuruyor;
·
Peygamber Efendimiz Aleyhisselâm buyuruyor: “Devlet
başkanlarınızın en hayırlısı, sizi seven ve sizin tarafınızdan sevilen, size
dua eden ve sizin duanızı alan kimselerdir. Devlet başkanlarınızın en kötüsü de
size buğzeden ve sizin buğzunuza hedef olan, size lânet eden ve lânetinizi alan
kimselerdir.” (Müslim, Cennet 63)
· Kudüs’ün ilk Fatihi Hz.
Ömer Radiyallahü Anh: “Cihâd, tevfiksiz yani Allah Teâlâ'nın yardımı olmadan
olmaz!” buyuruyor. Kudüs’ü fethediyor.
· Kudüs’ün
ikinci Fatihi Selâhaddin Eyyûbi Rahmetullahi Aleyh; “Kudüs özgür
olmadan gülmeyi, kendisine haram ediyor.” ve “Dostlarıyla uğraşanlar, düşmanlarıyla
savaşamazlar…” diyor.
Yine:
Selâhaddin Eyyûbi Rahmetullahi Aleyh: Yine bir cuma günü hutbe
okurken; bir genç bağırır:
· “-
Kudüs’e cihadı emret; başka ne konusundan bahsediyorsun?”
Selahattin Eyyubi Rahmetullahi Aleyh cevap
vermez… Cumartesi sabah namazına durmadan önce Selahattin Eyyubi Rahmetullahi
Aleyh cemaate dönüp sorar:
“- Dün bana Hutbede cihadı emretmemi
söyleyen genç nerede?”
Cemaat içerisinden ses çıkmaz zira genç
sabah namazına gelmemiştir.
Selahaddin Eyyubi Rahmetullahi Aleyh der ki:
“- Vallahi! Cuma namazına gelenler, sabah
namazına da gelmediği müddetçe Kudüs’e cihadı emretmeyeceğim!”
Selâhaddin Eyyûbi Rahmetullah mübarek demek
istiyor ki: “İslâmiyet’i tam olarak yaşayıp kalbimize indirmedikçe,
ruhumuza sindirmedikçe Kudus’ü alamayız!”
· Fatih
Sultan Mehmed Han: "Ya ben Bizans'ı alırım ya Bizans beni!" diyor.
İstanbul’u fethediyor.
30- Müslüman sorumluluk
sahibi olur. Dünyanın neresinde olursa olsun; bir haksızlık ve rahatsızlık
varsa Müslüman onu Allah’ü Teâlâ’nın ölçülerine göre düzeltmeye çalışır. Çünkü
Müslüman Allah’ü Teâlâ’nın yeryüzünde görevlendirdiği halifesidir. Asla ve asla
hiçbir şeye: “Bana ne!” diyemez. Müslüman’a ölünceye kadar
rahat yoktur. Rabbimiz buyuruyor: “İnsanlar, ‘İnandık’ demekle imtihan
edilmeden bırakılacaklarını mı zannederler.” (Ankebût Sûresi 2)
31- Bütün
Müslümanlar’a: “Ümmetin birliğini sağlamak farz; tefrikaya düşmek
haramdır!” Allah’ü Teâlâ Kur’an-ı Kerim’de: “Müminler ancak
kardeştirler,” (Hucurat Sûresi, 10); “Hepiniz birden Allah'ın
ipine (İslâm'a) sarılın, asla ayrılmayın, bölünüp parçalanmayın" (Âl-i
İmrân, 103) “Şüphe yok ki Allah, kendi yolunda bir duvarın taşları gibi
kenetlenip saf tutarak savaşanları sever.” (Saf Sûresi, 4) Allah’ü
Teâlâ Rasûlü Sallallahü Aleyhi Vesellem Buyuruyor ki: "Allah
ümmetimi sapıklık üzerinde birleştirmez; Allah'ın eli cemaatle birliktedir; kim
cemaatten ayrılırsa cehenneme ayrılmış olur!" (Tirmizî,
"Fiten", 7) "Cemaatten ayrılmayın, zira sürüden ayrılanı kurt
kapar!" (Ebû Dâvûd, "Ṣalât", 46)
32- Şeyhul İslam Mustafa
Sabri Efendî Rahmetullahi Aleyh’in şu sözü ne kadar güzeldir. “Hak
batıla mağlup düşmez, mağlup düşen mağrur olanlardır. Dağınık olan hak ehli;
birlik olan batıla yenik düşer!”
33- Allah’ü Teâlâ buyuruyor
ki: “Şüphesiz ki, bir kavim kendi durumunu değiştirmedikçe Allah
onların durumunu değiştirmez...” (Ra’d Sûresi, 11) “Hepiniz
Allah'ın ipine sımsıkı sarılın, parçalanıp ayrılmayın.” (Ali İmran
Sûresi, 103). "Allah'a ve Rasûlüne itaat edin. Birbirinizle
çekişmeyin, aksi takdirde zaafa düşer, kuvvet ve devletinizi elden
kaçırırsınız." (Enfal Sûresi, 46). “Yoksa siz; Allah,
içinizden cihad edenleri (sınayıp) ayırt etmeden ve yine sabredenleri (sınayıp)
ayırt etmeden cennete gireceğinizi mi sandınız?” (Âl-i İmrân Sûresi,
142)
34- Güçlü olmak; Siyonizm’in
ve ABD’nin haklı olduğu anlamına gelmez. Emperyalistler: “Kim güçlü, o
haklı; güç parada saklı!” diye sevinmesinler! “Esas Haklı
olanlar, Hak’tan yana olanlardır!”. Allah’ü Teâlâ bazen imhal eder (mühlet
verir) fakat asla ihmal etmez. Zalimler günü gelince dünyada ve ahirette en
ağır cezaya uğrayacaklardır.
35- Müslümanlar arasındaki
parçalanmışlık birliğe dönüşecek, kalpler birleşecek, saflar sıklaşacak,
enerjiler sinerjiye dönüşecek; düşmanlık sadece nefsimize ve İslâm topraklarına
saldıran işgalci ve inkârcı emperyalistlere karşı olacak.
36- Kudüs’ü kurtarmak için:
Müslümanlar’dan, Hristiyanlar’dan, Siyonist olmayan Yahudiler’den vicdanlı olan
herkesten yararlanmak için büyük sivil oluşumlar kurulacak.
37-
Müslüman, Dünyadaki etkili iletişim araçlarına sahip
olmalı. Uluslararası etkiye sahip televizyonlar, gazeteler, ajanslar, sosyal
medya markaları oluşturmalı. Kitap yazmalı, gazete çıkarmalı, internet sitesi
kurmalı… Haklı davayı dünyaya duyurmalı.
38-
Kudüs sadece dini bir mekân değil, insanlığın ortak
kültür hazinesidir. Tarihi eserleri, yapıları, kültür mirasını iyi öğren,
bunların İsrail tarafından nasıl tahrip edildiğini gör, bunu dünyaya anlat.
BM’yi, UNESCO’yu harekete geçir.
39-
Sakın, “Benim çabalarımdan bir şey çıkmaz!”
deme! Çok çalış, işinin ehli ol! Sonra da Allah’a tevekkül et. Unutma: “Taşı
delen suyun gücü değil, damlaların sürekliliğidir.”
40-
İsrail’in davası sadece Kudüs ve Filistin değil,
önce İslâm ülkeleri ve sonra Hristiyan, dinli dinsiz tüm dünya halkıdır. Çünkü
Siyonistler Yahudi anneden doğmayan her insana “Goyim”, (İnsana
benzer hayvan!) diyor. Siyonist Yahudi “ ’Goyim’ insan değil ben onu
istersem; öldürürüm, istersem hizmetlerimde kullanırım!” diyor. Kendini
efendi kabul ediyor. Bu gerçeği medyayla, sosyal medyayla, internetle, tüm
iletişim araçlarıyla tüm dünyaya yay. Kısa zamanda çok taraftar toplayacaksın.
41- Dünya ülkelerinin
tamamından oluşan Müslümanlar; ehlisünnet vel cemaat potasında birleşip “Halife-i
Ruyi Zemin”i, seçecek. Halife, “CİHAD” ilân edecek. Kudüs
ve tüm esir İslâm illeri kurtulacak. Yeryüzündeki tüm tağutlar diz çökecek.
Kâinattaki canlı cansız her yaratık; “Barış, huzur, adalet ve saadet” içinde
yaşayacak. Asr-ı Saadet tekrar filizlenecek. Yeryüzündeki ahlâksızlık, adaletsizlik,
kokuşmuşluk, ıslah edilecek.
42- Bilim ve eğitime büyük
önem vermek. Her alanda kaliteli insanlar yetiştirmek. İslâmiyet’i tüm
kurallarıyla gönülden yaşayan; kâmil iman, salih ameller, kalbi selim sahibi,
dürüst, güvenilir, merhametli, adil, çalışkan, tüketmeyi değil üretmeyi seven,
egoist değil paylaşmayı seven insanlar… Yetiştirilecek.
43-
Gerekli politikalar, planlar, projeler, ve siyasi
ittifaklar oluşturulmalıdır. Bu politika ve planların halkın temel düşünce ve
anlayışlarıyla uyum içinde olmasına azami derecede dikkat edilmelidir. Kudüs ve
Mescid-i Aksa davasının halka ve daha büyük kitlelere iyice anlatılmasına özel
gayret gösterilmelidir.
44- Bu uğurda ümmetin siyasi
temsilcilerinin, ilim adamlarının, fikir adamlarının, sosyal ve siyasal liderlerinin,
önderlerinin ittifak edecekleri, İslâm’ın da öngördüğü ve onaylayacağı bir
faaliyet programının ortaya konulması gerekmektedir.
Hoşça kalınız, dostça
kalınız, Allah Teâlâ’ya emanet olunuz! Efendim…
45- Bütün tedbirlerin
hikmetle ve hassasiyetle uygulamaya konulması gerekmektedir. Günü kurtarmaya
yönelik, yüzeysel, derinliksiz, ufuksuz politikalarla bir yere varılamaz.
Canı gönülden inanıyoruz ki: “Sefer bizim, zafer İslâm’ındır.”
Hoşça kalınız, dostça kalınız! Allah’ü Teâlâ’ya emanet olunuz.
Efendim!
Yaşar
AKKAŞ
(Değerli
Müslüman kardeşim! Lütfen bu yazıyı paylaş!
Comments
Post a Comment